Ne güzel bir dizisindir sen himym...tekrar tekrar izlesem de hiç bıkmadan izleyebildiğim,repliklerini neredeyse ezberlediğim,her seferinde kırıp geçiren yeri geldiğinde hüzünlendiren öyle bi dizisin..Gerekli övgü kısmını geçtikten sonra karakterlerden biraz bahsetmek istiyorum daha doğrusu karakterlerin benim gözümdeki yerleri...
TED MOSBY

Akıl almaz bir romantik olan Ted her ne kadar dizinin ana karakteri gibi gözükse de -dizinin takipçileri böyle olmadığını en baştan beri bilirler zaten- pek öyle değildir.Aslında bu dizinin en büyük artılarından biridir bence.Sanırım carte bays ve craig thomas dizi hakkında kafa patlatmaya başladıklarında ilk düşündükleri şey değişik bir arkadaş grubu dizisi olsundu zaten dizinin ilk sezonunun sloganı tersten anlatılan hikaye tarzında birşeylerdi.Bu yüzden farklı başlamak onlara çok güzel puanlar kazandırtsa da zaman zaman bu konu yüzünden sıkıştıkları da belli oluyor çünkü hala diziye pembe dizi gözüyle bakıp annenin kim olduğuna odaklananlar var(size sesleniyorum boşverin annenin kim olduğunu zaten kim olduğunu bize söyledikleri zaman sadece peh dicez hatta sebeplerini sıraladıklarında oha çüş şeklinde devam edicez yorumlarımıza ve bütün büyüsü kaçıcak dizinin) Neyse Ted'e devam edelim kendisi dizinin tamamen dengeleyici unsuru diyebiliriz aslında çünkü onun sayesinde romantizm konusunda hayli tüyolar alıyoruz(barney'nin tüyoları daha legen.....wait for it....dary olsa da)Kendisi robin için yağmur yağdıran,düğünde tanıştığı pastacı ablamızı bulmak için bütün new york'u alt üst eden,evlilikten döndüğü nora için 2 dakikalık muhteşem bi randevu ayarlayan ve daha saymakla bitmeyecek derecede romantik hareketlerde bulunan bir şahıstır.Aynı zamanda en büyük özelliklerinden birisi de asla satmaz her zaman arkadaşlarının yanındadır.Bkz.lily otobanda resim kursuyla ilgili karar veremediğinde,marshall lilyden ayrıldığında,barney ne zaman wingman arasa hep o vardır.Bu bakımdan aslında Ted hep olmak istediğimiz değil hep yanımızda olmasını istediğimiz kişidir.










MARSHALL ERIKSEN



Marshall için çok klasik bir deyim kullanmak gerekir "kendisi gibi yüreği de büyük insan" Kendisi akıl almaz bir çevre savaşçısı,çok iyi bir eş,çok iyi bir arkadaş,çok iyi bir avukat gibi saymakla bitmiycek sıfatlara sahiptir.Lilyle tam anlamıyla süper bir uyum içerisindelerdir.Ted her zaman en yakın arkadaşı ve ev arkadaşı olan Marshall'a özenir çünkü Ted'in de aradığı ilişki hep böyledir.Diziyi ilk izlemeye başladığımda kendi kendime eğer Marshall olmasa Ted de böyle romantik sonu evlilikle biten bir ilişki istemez diye düşünmekteydim ancak sonraki bölümlerde gördük ki Marshall ve Ted ilk tanıştığında Ted telefonda kız arkadaşıyla ayrılmak üzere ve daha sonra onun için ağlamakta yani Ted'in olayının Marshalla hiçbir alakası yok.Marshall ve Ted'in beraber yola çıktıkları sahneyi içeren ve I WOULD WALK 500 MILES parçasını beynimize kazıyan süper bölümde kaynaşmıştır kahramanlarımız.Marshall'ın Lilye karşı olan sevgisine gelince evlenmeden önceki bölümlerde 2 hafta ayrı yerlerde uyuma kararı aldıklarında bile Marshall ve Lily otel odalarında buluşmuşlar hatta bu buluşmalara rağmen Marshall Lilye iyi geceler şarkısını kamerayla kaydedip yollamıştır.Sonuç olarak bence Marshall ailemizin dayısı,amcası,abisidir hep bizle olup hep sırtımızı dayayabileceğimiz kişidir.






LILY ALDRIN
Lily Aldrin daha doğrusu artık Mrs.Eriksen kendisi için kullanılabilecek en uygun tabir özür dileyerek söylüyorum " mutfakta aşçı sokakta hanımefendi yatakta f......"hepsinin de birebir örnekleri bulunmaktadır.Bu yüzden tam aranılan hatun kıvamındadır.Şaka şaka kendisini bu kadar basit tarif etmek ayıp olur ancak new yorkta deprem olduğunda bile orgazm olma başarısını gösterip "OHH NEW YORK" nidalarını haykıran birine başka bişey demek zor olurdu.Başarılı bir anaokulu öğretmen olan Lily aynı zamanda resim yapmakta ve Marshalla devamlı kredi kartı borcu takmaktadır.Kendisi tam anlamıyla bir alışveriş manyağıdır.Lily için alışveriş özelliği dışında hep birlikte olmak istenilen hatun denilebilir




ROBIN SCHERBATSKY


Robin Robin Robin.....Ne desem nasıl tarif etsem kendisini.Öncelikle Robin'i canlandıran Cobie Smulders kesinlikle bu rol için vazgeçilmezdir tıpkı Barney'i oynayan Neil Patrick Harris gibi.Diğer karakterleri oynayanlara baktığımızda belki onlar olmasa da olur diyebilirdik ama Robin ve Barney'i kesinlikle ama kesinlikle kimse bu kadar başarılı canlandıramazdı.
Robin Ted'in artık ben evlenmek istiyorum demesini sağlayan kadındır ancak kendisi hiçte evlilik müessesini kabul eden birisi değildir.Onun için birçok kişi "Dişi Barney" tanımlamasını yapmaktadırlar ki bunu ispatlayan birçok olay da yaşanmamış değildir.Robin Kanadalı bir ablamızdır ve bu yüzden hep aşağılanır gerçek hayatında da Kanadalı olan Cobie Smulders ara sıra bu rolu oynarken zorlanıyor olmalı insanın devamlı doğduğu ülkesi hakkında dalga geçilmesi pek dayanılacak birşey değil çünkü.Robin vakti zamanında Robin Sparkles olarak Let's Go to Mall ve Sandcastles in th Sand adlı çok nadide 2 parçaya imza atmış bir teenager popstardır aynı zamanda ki bu klipler bile defalarca izlenip defalarca yarınılacak niteliğe sahiptirler.Robin için söylenicek son sözler de kendisi uzak durulması gereken insanı yerle bir edebilecek bir hatundur.

BARNEY AWESOME STINSON
Barney,bu dizinin tekrar tekrar izlenmesini sağlayan en önemli element.Meşhur repliği "It s gonna be legen wait for it dary" biz sevgili himym hayranlarının dilinden düşmez.Barney kendi içinde çok büyük prensiplere sahip kuralları olan ve bunlara uymaya özen gösteren disiplinli bir karakterdir aslında çünkü kendisinin birçok teorisi vardır ki bunların birçoğunun doğruluğu ispatlanmıştır (hot crazy scale,crazy eyes theory...) Her türden kızla beraber olmak için listeye sahip olan kahramanımız listesinin çoğunu tamamladığını Marshall ve Lilynin düğününde hamile olan kuzenleriyle beraber olmaya çalışmasından anlamaktayız.Barney kesinlikle bir idoldür çünkü maddi sıkıntısı ,hayat kaygısı, yarın beklentisi asla yoktur.Barney günü değil saniyeyi yaşar.Lezbiyen kılığına girip bugün lezbiyen gecesi demesi bile kendisine tapmaya yeter.Kendisiyle ilgili anlatılacak o kadar çok şey bulunmaktadır ki apayrı bir başlık açmak gerekir.Özellikle herkesten özür dilemek zorunda kaldığı ancak dilemediği bölümde bütün başarılarını ortaya koymuştur.Son sözüm "IT'S GONNA BE LEGEN WAIT FOR IT ..........."







0 yorum: